27 Haziran 2015 Cumartesi

iki buyuk gezi planim olmasina ragmen ani bir kararla karadenize gitmek zorunda kaldim. sirf bu geziyi universite tercih donemimde yaptigim icin ailemle tartistim. arkadaslarimla bir sureligine iliskimi kesmistim. yaklasik dort bes gun oldu ve sonunda telefonlarin cektigi bir yer buldum dostlar. telas icinde hemen yazi yazma karari aldim. amasranin kalesah mevkiinin daha bir uzaginda ormanlarin arasinda yuzlerce kurbaganin cirit attigi ve internetin telefonun cekmedigi issiz bir evde kaliyorum su an kuzenimle beraber.

yolda giderken her adimimda yeni bir sey ogreniyorum. Dunya degisiyor cunku kalbim buyulenmis gibi. Gunesin ormanlik daglar uzerinden dogdugunu ve uzaklarda serin kiyilarda battigini gordum. Gece gokyuzunde bir duzen icindeki yildizlari gordum. Mavilikler icinde bir kayik gibi yuzen hilal seklinde ki ayi gordum. Agaclari yildizlari hayvanlari bulutlari ebemkusagini kayalari otlari cicekleri cayi ve irmagi gordum. mavi ve soluktular. Kuslar otusuyor,arilar vizildiyor, ruzgar cilek tarlalarinda gumussu pariltilarla esiyor. butun bunlar,bu binbir cesit ve rengarenk her sey var olmustu hep. gunes ve ay hep parlamis irmaklar cagildamis, arilar vizildamisti ama butun bunlar daha once benim icin gecici ve aldatici bir seraptan ote bir anlam tasimamisti, kuskuyla bakmistim hepsine,töz olmadiklarindan, töz denen sey gorunurlugun arkasinda sakli yattigindan ,dusuncelerin agina yakalanip yok edilmeye mahkum nesneler bilmistim bunlari. Oysa simdi ozgurluge kavusmus gozlerim nesnelerin ardinda degil on tarafinda duruyor ve boyle bakinca boyle aramadan boyle yalin boyle cocuksu bakilinca guzeldi dunya. ay ve yildizlar guzeldi, guzeldi cay ve sahil, orman ve kaya, keci ve ugurbocegi ,cicek ve kelebek guzeldi. guzel ve ic aciciydi dunyayi boyle gezip dolasmak boyle cocuksu, boyle uyanmis cevresine karsi kucak acarak, guvensizlikten bu kadar uzak...

gunes insanin basini bir baska turlu yakiyor, ormanin golgesi bir baska serinlik veriyordu, bir baskaydi cayin ve sarnicin, bir baskasiydi muzun ve erigin tadi. haz ve zevklerden gecilmeyen bir yelken gibi dolu ve dizgindi her sey. korkuya kapilmis cirpinan kucuk baliklar govdeleri isil isil parildayarak rus kefallerinden kumeler halinde yildirim hiziyla kaciyordu. karadenizin engin sularina taa kirim aciklarindan goc eden rus kefalleri sabirsiz ve atak bir sekilde suda olusturdugu telasli girdaplardan bir guc ve tutku tutuyordu duman duman. butun bunlar otelden beri vardi ama ben gormemistim. eskiden baska yerdeydim simdiyse yanlarindayim hepsinin onlardan biriyim. gozlerime isik ve golgeler kalbime ay ve yildizlar doluyor..
 bir kac hafta daha burada kalip yolculuga devam edecegim dostlar. hepinizi seviyorum

22 Haziran 2015 Pazartesi

otostopla ege akdeniz turu

interrail avrupa turu planlamalarından önce prova olarak önce kendi ülkemizi gezme planları yapmaya karar verdik. geçen sene ankara'dan başlayarak iç anadolu'yu ve mersin üzerinden akdeniz gezisi yapmıştık, şimdi daha farklı bir şey deneyerek otostopla ege üzerinden akdeniz turu yapmak istiyoruz. takipte kalın.


güzergah şu şekilde

ankara
eskişehir
bursa
çanakkale
ayvalık
izmir
kuşadası
didim
bodrum
marmaris
fethiye
kaş
kemer
antalya
ankara


karakter parcaciklari

bazı kitaplar gençliğin devrimini yapar. "yeraltindan notlar"benim için akdeniz yollari demektir, "hayyamin rubaileri" ise ormanin kokusu.

nietzsche'nin okuduğum her kitabı derin bir yaşamın nehriydi, sartre / kierkegaard ile varoluşçuluğa, camus ile absürdizme ve ölüme inandım.

tolstoy, kafka ve elbette dostoyevski ile her şeyi büyüttüm. Ama şu kadarcık hayatımda, onların söyledikleriyle daha bir zor yaşadım.

kendime koskoca bir kütüphane kurdum, türlü düşünce kalıplarında yüzdüm, yazdım, çizdim ama hiçbir insanın hayatında yer edin/e/medim.

bunların altına "kibir" örmeksizin her türlü insanla konuştum, dinledim, değiştim. Şimdi mutlak yalnızlık ve iğrenç bir sancıyla birlikteyim

yaşamdan tek gayesi kari kiz kovalamak olan ve paraya tapan erkeklerden olamadım, bu keşmekeş çağda bundan onur duyuyorum.

"birkaç ortak konuyla" tavlanırdım kimine göre, kimine göreyse kalpsizin tekiydim, ben kendimi, kendi köşemde, hiçbir şey olarak tanıdım.

bu dipte ya da zirvede olmak demektir. kierkegaard'ın dediği gibi "melankoli sırdaşımdır." bu yüzden bir süre daha dipteyim, teşekkürler

19 Haziran 2015 Cuma

haftalik aforizma - 2




Önemli olan kendi kendimize yalan söylemememiz. Kendi kendine yalan söyleyip söylediği yalana inanan kimse sonunda işi, kendi içindeki, çevresindeki gerçekleri tanımamaya, bunun sonucu olarak da kendisine ve çevresindekilere saygı duymamaya dek vardır. Kendi kendine olan saygısını yitirince içinde sevgi diye bir şey de kalmaz insana. İçinde sevgi olmayınca oyalanmak, eğlenmek için kötü tutkulara, iğrenç şehvete bırakır kendisini, hayvanca yaşamaya başlar. Bütün bunların tek nedeni, insanın çevresindekilere ve kendi kendine yalan söylemesidir.
- Fyodor Dostoyevski

Sakın, ülkenize ve vatanınıza aitsiniz safsatalarına inanmayın. Yaşamı başka yerlerde arayın. Sizin kimliğinizi oluşturan isminiz, milletiniz, ırkınız ya da dininiz olamaz.
- Milan Kundera

Bir intihar olayı okuyunca, insana buz gibi ter döktüren şey, pencerenin demirlerinde asılı duran narin ceset değil, intihardan hemen önce o kalpte olup biten şeydir.
- Simone De Beauvoir

"Huzur mu istiyorsun; az eşya, az insan."
 -Franz Kafka.

İnançlarım için asla ölmem, çünkü yanılıyor olabilirim.
- Bertrand Russell

Hayat öyle lanet bir şey ki; sustuğunda konuşmadın diye pişman eder, konuştuğunda ise susmadığın için kahreder.
- Charles Bukowski

Kilise ve toplum öyle kabul etsin ya da etmesin, aşkla kutsanmamış, doğal olmayan bütün birliktelikler fahişeliktir.
- Emma Goldman

Kesin bilgi ancak çok az bildiğimiz zaman mümkündür. Bilgi miktarımız arttığında şüphemiz de artar.
- Johann Wolfgang von Goethe

İnsanın insana yaptığı dünya tarihindeki en üzücü bölüm. Dünyadaki insanların hikayesi büyük oranda insanların hoşnutsuzlukla, toplum genelinden farklı olanların üzerine saçtığı onursuzluk, alçaklık suçlamalarının, işkencelerin ve ölümlerin hikayesi.
- George K. Anderson

İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa eğer; Payı gerçek kişiliğini gösterir, paydası da kendisini ne zannettiği; Payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür.
- Lev Tolstoy

Doğru yol gergin bir ip boyunca gider; yükseğe değil de, hemen yerin üzerine gerilmiştir bu ip. Üzerinde yürünmek değil de insanı çelmelemek içindir sanki.
- Franz Kafka

Bütün hükümet modelleri yanlıştır. Hepsi yetersizdir, çünkü insanın doğal ortamını değiştirmeye çalışırlar; ahlakdışıdırlar, çünkü bireye müdahale ederek en saldırgan egoizm formlarını üretirler; cahildirler, çünkü eğitimi yaymaya çalışırlar; öz-yıkımcıdırlar, çünkü anarşi doğururlar.
- Oscar Wilde







17 Haziran 2015 Çarşamba

turgut uyar - palyaco


turgut uyar imzasıyla bildiğimiz ama aslında onun olmayan bir şiir vardi sürekli dilime dolanan, palyaço. 

kesinlikle amatörün amatörü olduğumu düşünüyorum zaten kendi kendime öylesine yaptığım bi şey bu. hatta biraz savsaklamis dahi olabilirim. zaten mikrofonum falanda yok dandik cep telefonumun ses kaydedicisini kullandım aleti hareket ettirirken çıkan hışırtılar bile sesimden daha net duyuluyor durum o kadar vahim yani dediğim gibi kendi kendime yaptığım önemsizce bi şey bu.

  bide bu movie maker kadar lanet bi program yok ses kalitesini 96kbps'ye kadar indirdi galiba. eğer kaliteli kulaklığınız yoksa hiç açmanıza bile gerek yok siz şiiri okuyun yeter.











kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
kaç kilo çekerdi yalnızlık
kaç kere ezildim altında
yaz yağmurlarının

belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize

kim sevmezdi çiçekleri filan
"ben sevmezdim" dedim, "yalan" dedi

bunu palyaço söyledi,
palyaço söyledi ben yazdım
yazdım, yazmasam ağlayacaktım

herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
sırf bu yüzden mi ağladım
alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz

biraz birazdım her şeyden
dün biraz sinirlenmiştim mesela
yarın bir kadını seveceğim biraz
biraz biraz kör oldum bugünlerde

ama rakı kadehlerini boşaltmayın
eksilmesin hiçbir şey
hiçbir şeyden dahi olsa
kalsın biraz

umursamıyorum yılgınlığımı filan
çünkü sessizce yaşanmalı her şey
bir devrim sessizce olmalı mesela
ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun

bir palyaço neden yalan söylesin ki
ben palyaço olsaydım söylemezdim
marangoz olsaydım da söylemezdim
ben insan olsaydım yalan söylemezdim!

hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını
kaç kilo çeker ki bir palyaço
hem neden yüzüme vuruyorsunuz
bir çirkin ördek yavrusu olduğumu

gocunmam ki ben, ben gocunmam
bir palyaço ne kara gocunmazsa
o kadar, o kadar gocunmam işte

rakı doldurun! eksilmesin

bitmedi, yazacağım daha
yazmazsam ağlayacağım çünkü
alçakça olacak biraz

hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik
her sokakta biraz daha eksilirdik
bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen
bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu
"duyamadım", derdim, "tekrar et! "
sessizliğe bürünürdü o vakit her şey
sokaklar daha bir puslu
palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu
ve ben daha bir alçak olurdum
ağlardım biraz

hem sen kimsin, çekiştirme diyorum
hatta kuyruğuma basma diyorum
acıyor, tırmalarım,
diyorum

kahrol, kahrol!
diyorum

geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
korktum birden, kusacak gibi oldum
"olur öyle" dedi palyaço,
"herkes alçaktır biraz"
"otur ulan! " dedim, bağırdım ona
ben bazen bağırırım biraz

"rakı doldur! " dedim, "eksilmesin! "
ben bazen eksilirim biraz
aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
bunu sonradan öğrendim

ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
bunu da sonradan öğrendim

örneğin;

geçen gün bir kadınla seviştim
biraz değil çok seviştim

ya işte öyle palyaço
diyorum ki,
bunu da yeni öğrendim
sevişmek de eksilmekmiş biraz

kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan
"ben sevmezdim" dedim, "yalan"
dedi
bunu palyaço söyledi
palyaço söyledi, ben yazdım
yazmasam, alçak olacaktım
hem ben roman da yazdım biraz

bazen diyorum ki, palyaço,
sen olmasan ben ne yaparım
alçakça eksilirim belki biraz
her yağmur yağışında yerindi dibine girerim
hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki
ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi

biraz biraz anlıyorum ki,
yüzler eller, o terli vücutlar filan
her şey plastikmiş biraz

haydi sirtaki yapalım palyaço

rakı doldur, yine eksildik biraz

15 Haziran 2015 Pazartesi

1k kitap derecelerim (yeraltından notlar ve dönüşüm)


geçenlerde benim gibi kitap aşıklarının olduğu bir site keşfettim. 1000kitap. hemen kaydoluverdim, sosyal paylaşım sitesi, facebook twitter gibi ama tamamen kitap üzerine kurulu. okuduğun, okumayı düşündüğün, şu anda okuduğun, yarım bıraktığın kitapları arşivleme olanağı sunuyor. ayrıca kitap ve yazarlarla ilgili bilgiler, haberler, fotoğraflar, röportajlar yer alıyor. kısaca her yönüyle faydalı içeriğe sahip bir site. reklam gibi oldu biraz farkındayım ama boyle ozendirici siteler de cogalsin isterim yani. o kadar içine aldı ki beni lys matematik sınavı zamanında keşfettiğim bu site yüzünden sınav haftasında ders çalışmak yerine burda aklımdan geçen yazıları yazmaya koyuldum hemen. gerçi bu blog sayfasına yazıyordum ama orada daha geniş kitlelere de ulaştırmak lazım diye düşündüm.

kafka'nin dönüşüm romani hakkinda analiz niteliğinde bir yazı yazdım hemen, koskoca sitede o yazımın günün en beğenilen yorumu olması baya bi hoşuma gitmişti. derken ardından hayatimin kitabı olan başucu eserim, yeraltından notlar hakkinda uzuuunca bir yazı yazmıstım yine. yorumlarım hep site yorumlarinin ortalamasindan uzun olduğunu farkettim zaten.

bu iki yazım geçen haftanun en beğenilen birinci ve ikinci yorumu seçildiler. kendimi bir yarışmada hem birinci hem ikinci olmuş gibi hissettim :D okuyanlar için pek bir şey ifade etmeyebilir ama ben gerçekten çok mutlu oldum. yazıları da buraya kopyalayım hemen hatıra kalmasını istiyorum. sizde okuyup bir şeyler kattıysanız kendinize ne mutlu bana. beğenen herkese çok teşekkür ediyorum.






interrail avrupa gezisi planlari



eveeet. sayfanin hiti son zamanlarda hic beklemedigim kadar artmısken bu konuyu yazma kararini aldim.



gelecek yaz gerceklestirecegimiz uzuuun bir avrupa yolculugu icin simdiden yazı yazmaya basliyoruz. bu sayfadan sürekli her şeyin en ince ayrıntısına kadar yavaş yavaş sizleri bilgilendirmeye calisacagim. ayrica bu hikayenin icine bilgili oldugum konularda da tavsiyeler vermeye caliscam. sonucta sadece gidip ot gibi  gezip donmucez dimi? kültür sanat sepet edebiyat film müzik yemek gibi konularda çok az bilinen bilgileri burada yazilarin icine yedirmeye caliscam. bu konuda çok iddaliyim, gerçekten çok şaşıracaksiniz. örneğin istanbul ayasofya'da ki mozaikler ile roma'da sistine chapel duvarlari arasindaki baglantiyi, van gogh tablolarinda ki patates figürlerinin bizim nevşehir'de bulunanlarla benzerliklerini, woody allen'in midnight in paris'te gosterdiği sokaklar, picasso ve hemingway ilişkileri, tarantino'nun amsterdam'da senaryosunu yazdigi mekanlar,prag sokaklarinda pink floyd dinlemeler, viyana saat kulesinde ingilizce şiirler okumalar, franz kafka'nin mezarinin basinda aforizma dinletileri, bir sayisal ogrencisi olarak atomium'da organik kimya serzenişleri,ünlü filmlerde ki ve kitaplarda ki kültleşmiş manzaralar ve daha aklima gelmeyen bir çok şeyi yolculuk yazilarinin içine yazicam ki diger seyahat bloglarindan farkim da zaten bu olacak.

pasaport vize islemleri, ucak biletleri, yolculuk rotasi, gezilmesi gereken yerler, yemekler, maliyetlendirmeler, yemekler ve daha bir cok seyi yazicam. aklinizda soru isareti kalmayacak sekilde kili kirk yararcasina yazmak istiyorum. yazdikca hem kendimde planlamis olcam.simdi bu macera icin kaba taslak bi sekilde su an kafamda olan planlari yazmaya baslayim kisaca. bu baslik surekli guncellencek ve yenilencek.
az parayla iyi yolculuk nasil yapilir hepsine tanik olacaksiniz.
gelelim interrail tren biletlerine. Öğrenci adamız sonuçta, bileti 21 günlük 10 flexi almaya karar verdik ve fiyatı 281 euro. bilet fiyatlarına buradan göz atabilirsiniz. https://tr.rail.cc/interrail
öncelikle bu işin en sıkıntılı kısmı rotanızı ayarlayabilmek. rotayı belirlerken kıstaslarımızda önceliğimiz interrail bileti. sonra da görmek istediğimiz yerler. zaten her yeri görmek istediğimiz için çok zor olmucak bu J Ama interrail bileti bambaşka bir konu.  Mesela trene akşam 7’den sonra binerseniz ve sabah saat 4’den sonra orada olursanız ertesi günün tarihi yazılıyor. dolayısıyla bileti en etkili nasıl kullanabileceğimizi bulmalıyız.
Ben şimdiden kendi kafamda programsız yaptıgım planımı buraya eklicem, her şeyi planladıktan sonra o rota’nin ne kadar degisecegini goreceksiniz.
Şu an 3 kişi gitmeyi planlıyoruz ve eğer atıyorum 9 şehir gezecek isek şehirleri 3’er 3’er paylaştırmayı planlıyorum. Her birimiz görülecek yerleri; konsoloslukları; hostelleri, meşhur yemekleri, barları vs. araştırmak zorunda.
Biz hostellere verecegimiz para yerine sokaklarda, garlarda, kamp alanlarında çadırla ve uyku tulumuyla kalmayı planlıyoruz. Ayrıca couchsurfing’de bizi eğlenceli bulup evine davet eden arkadaslar cikti. Yani kisaca konaklamalara verecegimiz parayi eğlenceye ve müzelere verecegiz.
çoğu sayfalarda güney rotasını öneriyorlar. Yunanistan, İtalya, İspanya, Fransa şeklinde. Oysa ben sadece Roma’da hayatı boyunca gezebilecek bir insan olduğumdan kendimi kısıtlamak istemiyorum. bu yüzden interrail maceramı ilk roma’dan başlatmayı planlıyorum ki biletin süresi başlamadan istediğim kadar roma’da zaman geçirebileyim…
Birinci yapmamız gereken şey roma’ya uçak bileti almak ve bunu olabildiğince erken yapmamız gerekiyor. bir ay önceden onur air, pegasus gibi yerlerden en ucuz 150 liraya kadar roma bileti bulmayı başarabildim. Sizde erken rezervasyon kovalamayı ihmal etmeyin.

Şu an planladığım  rota böyle. 12 şehir, 8 farklı ülke. ama dediğim gibi sadece şu an. daha çook şeyler değişecek. belki avrupada yaşayan akrabalarımızda kalma durumumuz olacak, belki yolda tanıştığımız diğer gezginlerle beraber yolumuzu değiştirmek zorunda kalcaz, belki aşık olup sevdiceğimizle daha fazla vakit geçirmek isticez, belki bir yeri çok sevicez ekstradan bir gün daha kalmak isticez. dediğim gibi her an her şey olabilir her şey değişebilir ama kafamda planladığım ve istediğim rota şu şekilde;

Roma (İtalya)
Floransa (İtalya)
Venedik (İtalya)
Viyana (Avusturya)
Prag (Çek Cumhuriyeti)
Berlin (Almanya)
Amsterdam ( Hollanda)
Brüksel  (Belçika)
Brugge (Belçika)
 Paris (Fransa)
 Madrid (İspanya)
 Barcelona (ispanya)







10 Haziran 2015 Çarşamba

nasılsınız?

Nasılsınız pornografi manyakları? Nasılsınız avon kataloğunun yarısı kadar kitap okumayanlar? Nasılsınız kız düşüremediği için tanrıya isyan edenler? Nasılsınız ailesini beğenmeyip kendini İsa sananlar? Nasılsınız mankafalar? Nasılsınız?! Mutlu musunuz? Öğrenci hayatı yaşıyorum deyip sarhoşluktan başını kaldıramayanlar? İki tane felsefe kitabı okuduktan sonra filozof kesilenler? Artık intihar etmez misiniz?
Peki siz nasılsınız dindar tecavüzcüler? Kadını mal gibi görenler? Nasılsınız tanrıya sadece kendi çıkarları için ellerini açanlar? Nasılsınız sırf ayıplanmamak için camiye koşanlar? Nasılsınız yolda göt bacak kesip, kendi karısının kızının sevgilisinin giyimine karışanlar? Nasılsınız sinemalarda, parklarda sakso çekerek kasıklarındaki dudakları evleneceği erkeğe sakladığını söyleyenler? Nasılsınız kendisini iyi ya da güzel hissetmek dışında sadece dikkat çekmek için bir ton makyaj yapanlar?

Peki, peki siz nasılsınız efendiler? Doymadınız mı daha halkımın kanını içe içe. Siz nasılsınız rakılarla, viskilerle, şaraplarla ülkenin yoksulluğundan dert yananlar? Siz nasılsınız her geceyi bir kadınla geçirip, namustan ahlaktan bahsedenler? Nasılsınız?! Nasılsınız kendisinden başkasını beğenmeyenler? Nasılsınız başkasını dinlemeyenler? Hala revolveri kafanıza dayayıp sıkmayı düşünmüyor musunuz?!

hiç

9 Haziran 2015 Salı

haftalik aforizma - 1



Ahlaki kesinlik her zaman kültürel geriliğin işaretidir. Kişi ne kadar az uygarsa, tam olarak neyin doğru, neyin yanlış olduğundan o kadar emindir. İnsanlığın tüm ilerlemesi, ahlaki alanda bile, şu an ki ahlaki değerleri körce savunup, başkalarına zorla uygulatmaya çalışanların değil, bu ahlaki değerlerden şüphe edenlerin eseridir. Gerçekten uygar bir insan, sadece bu alanda değil, her alanda her zaman şüpheci ve hoşgörülüdür. Onun kültürü “tam emin değilim” cümlesine dayanır.
- H. L. Mencken

Acılı bir hayatla hayatsızlık arasında bir seçim yapmamı söyleseler, hiç duraksamadan acılı hayatı seçerim. İnsanlar hayatın ne kadar kötü olduğunu söylerse söylesinler, ben umudumu asla kaybetmedim. Henüz nasıl umut kaybedileceğini öğrenmedim.
- William Faulkner

Hangisi daha tehlikeli: fanatizm mi yoksa ateizm mi? Fanatizm kesinlikle birkaç bin daha tehlikeli; ateizm asla kanlı bir tutku vermez insana ancak fanatizm verir; ateizm suçun karşısındadır, fanatizm ise suçu işlememeye yönlendirir.
- Voltaire

Mutlu olmak için içinde bulunduğunuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin. Mutluluk bir varış değil, bir yolculuktur. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır.
- Konfüçyüs

Yanlış bir argumanın ilacı, daha iyi bir argumandır. Fikirlerin bastırılması değil.
- Carl Sagan

Sevdiğimiz bir kişi öldüğü zaman, sağ kalmak suçunun kefaretini yüreğimize işleyen yeğin bir pişmanlıkla öderiz.
- Simone de Beauvoir

Ben bilmediğimi bildiğim için diğer insanlardan akıllıyım.
- Sokrates

Kapitalizmden sosyalizm yaratmak omletten yumurta yapmaya benzer.
- Vadim Bakatin

İnsan kolay inanan bir canlıdır. Bir şeylere inanmak zorundadır. İnanmak için iyi bir sebep bulamadığında, elindeki kötü sebeplerle yetinir.
- Bertrand Russell

Bana bir toplumun neye güldüğünü söyle sana ne için adam vurabileceklerini söyleyeyim..
- Stanislaw Jazek

Yaptığım şey evrenin başlangıcının bilimsel kurallarla açıklanabileceğinin mümkün olduğunu göstermekti. Bu sayede, evrenin başlangıç kararının bir Tanrı’ya başvurularak açıklanmasının gereksizliği ortaya çıkar. Bu bir Tanrı’nın olmadığını kanıtlamaz, sadece Tanrı’ya bir ihtiyaç olmadığını gösterir.
- Stephen Hawking

Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür.
Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür.
Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür.
Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür.
Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür.
Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür.
Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür.
- Mahatma Gandhi