21 Mayıs 2015 Perşembe

hiperaktiflik

"kafanın içinde düşünceler tv kanalları gibi sürekli değişiyor ama kumanda sende değil" şeklinde anlatılan bir hastalık, hayatımın hastalığıdır hiperaktiflik...

hiç olmadık şeyleri unutur. önemli şeyleri önemsiz görürsünüz. sorumluluklar ağır gelir ve boşveeer demek daha kolay gelir. her işi son ana bırakırsınız. sonrada kendinizden nefret eder oturur çare ararsınız.

şimdi bütün o sıkıntıları hastaligin semptomlari ile kiyaslayacak sekilde 16 maddede inceleyelim. benim gibi hiperaktif olanlar illa ki yedi sekiz tanesini tutturacagina eminim. merak edenler için basliyorum yazmaya.









1

düşüncesizce ya da umursamaz davranıyor gibi görünürsünüz.karmakarışık, ne istediğini bilmeyen, sorumsuz bir insan izlenimi bırakırsınız.

2 

birbiriyle alakasız, dürtüsel iniş çıkışlarınız çevrenizdekileri rahatsız edebilir, dikkatlerini dağıtabilir. dolayısıyla sizinle birlikte yaşayan kişileri huzursuz etme olasılığınız yüksektir.

3

dikkatinizi sürdürmede zorlandığınız için uzun vadeli planları gerçekleştirmede zorlanır, sık sık bu konuda panik yaşar ve bazen de yaşatırsınız. her şey hemen o anda olsun istersiniz, öyle davranırsınız. oysa öyle bi dünya yoktur ve bu tutumun sonucu sizi kaçınılmaz olarak depresyona yöneltir. üniversite sınavına hazırlanmam gerekiyordu bu sene, gerçekten ders çalışmam gerekiyordu fakat bu seneye kadar hiç oturup yarım saat dahi ders çalışamadığım için kendimi beş para etmez bir insan gibi hissettim, hala öyle hissediyorum. kitabın başına oturuşumdan kısa bir süre sonra kendimi bambaşka bir dünyada bambaşka bir insan olarak düşünürken buluyorum.






4

konsantrasyon gerektiren hiç bir etkinliği layıkıyla yerine getiremezsiniz.
lise yillarinda ayni anda film seyrederek ve bir yandan test yapmaya calisip diger yandan da dergi okuyarak annenin sinir krizi gecirmesine yol açarsınız.

derslerde uyurum genelde ya da 15 dakika gecmeden sınıfı terkedesim gelir her seferinde. bu zamana kadar bir tane bile defter bitirmisliğim yoktur. Bir isi basindan sonuna kadar kesintisiz asla yapamam. mesela ödevlerin tamamini hic yapamamisimdir.  cünkü 2 kelime yazarim, sonra internette takilirim , sonra bi müzik dinler, mesaj atarim birilerine, sonra yine ödeve dönerim vs.vs



5

yarım kalan bir işi orda olduğu gibi bırakıp bir yenisine geçer, sonra onu da yarım bırakıp bir öncekine döner bu ikisi arasında mekik dokur, tamamlanma sürecini daha da uzatır ve de zorlaştırırsınız. bu nokta benim için can alıcı çünkü yarım kalan işler ve belirsizliklerden nefret ederim. dolayısıyla bu tavır rahatsızlığın bana en çok acı veren boyutlarından birini oluşturuyor.

6

çalışma düzeniniz yoktur, fazlaca oyalanırsınız. mesela 20 gün sonra gireceğim bir lys sinavim varken oturup bu yaziyla uğraşıyorum sanki tüm millet bu sikindirik konuda bilgilenmek için can atıyorlarmışcasına.







7

 unutursunuz sık sık.
iki dakika once bana soyleneni hatirlayamam, dinlemem bile ama 10 sene önceki spider-man filminin repliklerini ezbere hatirlarim, yapmam gerekenleri, sorumluluklarimi hatirlayamam, hatirlarim gecistiririm, hatirlarim eyleme gecinceye kadar unuturum, hatirlarim basladiktan sonra baska isle ugrasmaya dalarim unuturum, baslarim sikilir birakirim, uyuyamam, kendimi uykuya gitmeye ikna edemem, uykuyla savasirim, uyuyunca uyanamam, uyanirim uykum vardir, yorgunluk daimidir

8

konuşmada daldan dala atlar, yeterince iyi dinleyemezsiniz isteseniz bile. atlarken ilk ne anlatmaya basladigimi unuturum, ders dinleyemem, insan dinleyemem, dinlerken besinci dakikadan sonra baska hayal alemlerine dalarim, dinliyomus gibi yaparim, mutemadiyen fast forward dusunceler gecer kafamdan, hic birine odaklanamam, yakalayamam..
takım ruhuyla çalışamaz, bir oyunu bile kurallarına göre oynayamazsınız. çocukluğumdan beri kurallarla zorum vardır misal, hepsini öğrenmeye o kadar üşenirim ki ihtiyacım olduğu kadarını öğrenip onunla idare ederim hep. kuralına göre oynamıyorsun dediğinde insanlar sinirlenirim. tamam o zaman oynamıyorum ben de derim.

9

otururken kıpır kıpır kıpırdanmak, yerinde duramamak, uyurken bile hareket etmek.. önce cocuklugunuzda kıçında kurt var bunun derler, maymun istahli, merakli ve yerinde duramayan bir canavarsinizdir. çocukken yorgan battaniye ne varsa hep ayağıma dolanırdı, bazen yataktan düşerdim, bide uyurgezemişim, üç dört defa babamın beni dışarda sokakta yürürken uyandırdığını hatırlıyorum.  bi koltukta sabit bir biçimde 10 dakikadan fazla oturabildiğim görülmemiştir. ömrümde en sık duyduğum söz "bi dur onur" olmuştur diyebilirim.







10

"her zaman gitmeye hazır olma" bu kilit noktalardan biri. her an kalkıp gidecek gibi yaşatıyor. eğer mutlak güven duygusu yaşayabildiğiniz, sizi bu halinizle kabullenip sakinleştiren bi sevdiceğiniz yoksa çantanız kapıda hazırmış gibi yaşarsınız hep. cehennem gibi.


11

sabırsızlık. off bu kısmı öldürücüdür. tepkinizi bi an bile tutamazsınız içinizde. okul hayatınızda bu yüzden başınıza gelmeyen kalmaz, saçma bi dürüstlük takıntısı gibi görünür dışarıdan oysa ne bi takıntıdır bu ne de bilinçli bir biçimde yapılıyordur, sadece duramıyorsunuzdur. yazıktır size günahtır.

12

"sorular tamamlanmadan cevap verme" temel belirtilerinden biriymiş bu da. var oğlu var. hem de ne fena şeydir bu. çok bilmiş sanıyor insanlar sizi, halbuki yine içinizden fırlatılan bi ok gibi çıkıyor kelimeler o anda. durduramıyorsunuz.





13

sakarlık, kazalar. eliniz dursa götünüz durmaz, sağa sola çarpar, kimi zaman çevrenizdekilere de zarar verirsiniz.

14

sonunu düşünmeden tehlikeli aktivitelerle uğraşabilirmişiz. risk alma, adrenalin yaratma odaklıyız.  tasi taragi toplayip ülkenin yarisini otostopla dolasip ülkenin en genç gezginleri ünvanina eristigimiz bile olmustur. bunlar aslında hep sonucu düşünmeye üşenmenizden kaynaklanıyor, yoksa mal değiliz.

15

insanların gözlerinin içine bakarak konuşamazsın çünkü o an dün akşamki izlediğin filmi düşünüyorsundur.
çok ciddi bir meselede dahi olaya kendini kaptıramamışsındır çünkü o sırada etraftaki insanları izliyorsundur.
defanstan sürekli adamları geçiriyorsundur çünkü o an topun sende olduğunu hayal ediyorsundur.
sinirlenip duvarı yumrukluyorsun fakat o sırada acıyı hissetmek yerine acının ne garip bir şey olduğunu düşünüyorsundur.
küçükken hep deli diye çağrılmışsındır çünkü oynanan oyun kısa bir süre sonra sıkıcı geldiğinden saçma sapan hareketler yapıyorsundur.


16

son olarak her ne konumda olursanız olun, mutlaka zeka kapasitenizin altında bi konumdur bu. yapabileceklerinizin çok daha altında çalışırsınız. sizinle aynı hastalıktan muzdarip olmayan bi rakibiniz sizden çok daha az zeki biri olsa bile önünüze geçer rahatlıkla.

en kötüsüyse bunların hep farkında olmanız fakat elinizden bir şey gelmemesidir…
bizim de kaderimizde bu varmış maalesef. tedavi için kullandığım ilaçlari yan etkileri yüzünden bırakmak zorunda kaldım. siz siz olun tedavinizi bir an önce olmaya çalışın sevgili hiperaktifler, yaşam koşullarınızı doğrudan etkiliyor bu hastalik sonucta.

hee bu arada söylemeden geçemicem, hastaligin hep olumsuz yanlari var degil. herseye ragmen bu hastaligi dogru zamanda dogru yerde kullanabilirsek çok etkili bir silaha dönüstürebiliriz millet :D
bkz: seks mesela 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder